İlk olarak Van ve çevresinin jeolojisinden bahsedelim kısaca.
Genel olarak Van gölü havzasının güneyinde Bitlis Masifine ait metamorfik kayaçlar, batısı ve kuzeyinde genç Nemrut ve Süphan volkanlarının ürünleri olan volkanik ve volkanoklastik kayaçlar, havzanın doğusunda ise Yüksekova Karmaşığına ait volkanik kayaçlar ve ofiyolit bileşenleri, Tersiyer yaşlı denizel ve karasal kırıntılar ile genç güncel akarsu ve gölsel kırıntılar ile karbonatlar yüzeylemektedir (Özkaymak vd., 2011).
Bölgede bugüne kadar birçok deprem meydana gelmiştir. Bunun sebepleri Doğu Anadolu Fay Hattı ve Nemrut volkanizmasının etkisinden kaynaklanır. Aşağıda bugüne kadar Van ve çevresinde meydana gelmiş aletsel ve tarihsel dönem depremleri verilmiştir.
Not:
Tarihsel depremler: 1900 yılına kadar meydana gelmiş depremler.
Aletsel depremler: 1900 yılından sonra meydana gelmiş depremler.
Tarihsel depremler;
Van dolayında 6,5-7,0 büyüklüklerinde pek çok yıkıcı deprem meydana gelmiştir Bunlardan 1111 yılındaki depremde büyük hasara neden olmuştur 1646 ya da 1648 yılında, Van 6,7 büyüklüğündeki bir depremle sarsıldı ve 2000 kişi hayatını kaybetti 1715 yılında Van’da meydana gelen depremde önemli hasarlar oluştu 1881 yılında 6,3 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi ve Van’da 95 kişi öldü (Ersoy&Gorum, 2011).
Aletsel depremler;
1941 yılında 5.9 büyüklüğünde bir deprem oluştu ve Erciş ile Van’da 600’e yakın kişi hayatını kaybetti.1945-1946’da aynı şekilde 1972’de Van çevresinde büyük depremler oluştu ve büyük can ve mal kayıpları oluştu 1976’da ki 7 5 büyüklüğündeki Van Çaldıran Depremi’nde 3840 kişi hayatını kaybetti, 51 000 kişi evsiz kalmasına neden oldu (Ersoy&Gorum, 2011).
Hem tarihsel hem de aletsel dönemlerdeki deprem büyüklüklerine ve yarattıkları hasarlara bakarsak oldukça yıkıcı ve hasar verici depremler meydana geldiğini görebiliriz. Peki bu bölgede neden bu kadar deprem meydana gelmiş? Bunun cevabını öğrenmek için bölgenin sismotektoniği araştırılır. Bunun anlamı da o bölgedeki tektonizma daha kaba bir tabirle bölgedeki fayların niteliği ve hareketliliğini araştırmaktır.
Doğu Anadolu bölgesinde genel olarak bir sıkışma söz konusudur. Bu sıkışma sonucu genelde D-B doğrultulu K yada G'ye eğimli yüksek açılı bindirmeler, eksenleri D-B doğrultulu kıvrımlar, KD-GB doğrultulu sol yönlü doğrultu atımlı faylar, KB-GD doğrultulu sağ yönlü doğrultu atımlı faylar, K-G doğrultulu açılma çatlakları ve bu çatlaklardan çıkan yaygın volkanikler meydana gelmiştir. Olaylar geliştikçe D-B yönünde uzanan sırtlar ile giderek daralan ve sırtlarla yükselti farkı artan yine D-B uzanımlı dar ve uzun havzalar oluşmuştur. Bu tür havzalar dağ arası havza olarak tanımlanır. Muş havzası dağ arası havzalara tipik örnektir. Doğu Anadolu bu jeolojik ve jeomorfolojik gelişimi sonucu K-G yönünde kısalmakta, kabuğu kalınlaşmakta ve bir bütün olarak yükselmektedir. Bu gelişim dağ oluşum evresi olarak düşünülmektedir.
2011 yılında meydana gelen Van depremi Van fayına bağlı olarak gelişen bir depremdir. Bu yüzden Van fayının sismotektonik özelliklerinden bahsetmeliyiz.
• Türü: Bindirme Fayı
• Max Büyüklük: 7.2 Mw , 2011 yılında meydana gelen Van Depremi
• Uzunluk: 27 km
• Eğim açısı: 40-50'dir.
Peki bir bindirme fayında gelişebilecek yapılar nelerdir?
Bindirme faylarında kabaca kör bindirme, tavan bindirmesi, taban bindirmesi ve ekay yapıları gözlenmektedir. Daha ayrıntılı bir anlatım faylar kısmında incelenecektir.
2011 yılında yaşanan deprem sırasında oluşan fay koluna ait sıkışma kökenli yüzey deformasyonlarının belirgin bir yüzey kırığı oluşturacak şekilde gelişmemiş olması, yeni oluşan fayın henüz yüzeye ulaşmadığı ve dolayısıyla kör fay niteliği taşıdığını göstermektedir (Alan vd., 2011).
Yani o zaman yapılan çalışmalarda yüzeyde görülemeyen kırıklar, Van fayına ait yeni bir kolun oluştuğu fakat henüz yüzeye ulaşamadığını ve bu niteliğinde kör bindirme fayı olduğu saptanmıştır.
Peki yüzeydeki hangi veriler bize bu fayın bindirme fayı olduğunu gösterir?
Fotoğraflar ile ayrıntılı açıklamaları Youtube kanalımdaki videoda anlatmaya çalışacağım, fakat kısaca anlatmak gerekirse kum tepecikleri, su seviyesindeki değişmeler, sıvılaşma bu gibi yüzey deformasyonlarını deprem sonrasında yüzeyde gözlemleyebiliriz. Özellikle yüzey kabarmaları bize bindirme fayının varlığını gösterir.
Peki bu bölgede depremler devam edebilir mi?
Bölgede önceden haritalanan ve bu çalışmada saptanan Holosen yaşlı fayların kinematik verileri 23 Ekim Van depremini oluşturan fayın odak mekanizma çözümüyle uyumludur. 23 Ekim tabanlı Van depreminde gelişen sismotektonik yüzey şekillerinin tamamı söz konusu zon içerisinde kalmaktadır. Bu nedenle, Van depreminde Pleyistosen Holosen birimlerini kesen fay zonunun yeniden aktif hale geçerek yeni fay kolları oluşturduğu anlaşılmaktadır. Deprem sırasında oluşan fay koluna ait sıkışma kökenli yüzey deformasyonlarının belirgin bir yüzey kırığı oluşturacak şekilde gelişmemiş olması, yeni oluşan fayın geometrisi nedeniyle henüz yüzeye ulaşmadığını ve dolayısıyla gömülü fay niteliği taşıdığını göstermektedir.
Teorik olarak, en yüksek gerilme eksenine dik olacak şekilde gelişmeye başlayan bindirme fayları bir ana sıyrılma dekolman yüzeyi üzerinde tektonik taşınma yönünde fay kolları oluşturacak şekilde ilerler. Sıkışmanın devam etmesi durumunda, oluşan fay kolları yeryüzünü kestikten sonra, tektonik taşınma yönünde yeni fay kolları oluşturur ve yeryüzüne doğru ilerlemeye başlar. Bu tür gömülü fay zonları boyunca depremler meydana geldikçe, yeryüzünde kabarmalar ve çöküntüler oluşturacak şekilde yüzey deformasyonları gelişir. Söz konusu fay kolları, ana bindirme fayı üzerinde ön ülke tarafına doğru ilerleyerek yeni depremlerin oluşmasına neden olabilir. Bazen bindirme fay düzlemi üzerindeki düzensizlikler de (fay düzleminin eğim yönünde farklı açılara sahip fay bloğu rampası içermesi) yeryüzünde belli doğrultuda kabarma antiklinal ve çöküntülere senklinal neden olabilir(Ozkaymak vd., 2011).
Dolayısıyla bölgede sıkışma devam ettikçe yeni fay kolları oluşacak ve depremler devam edecektir.
Bu gibi Türkiye'de meydana gelmiş depremler ile ilgili yazılar paylaşacağım bir seriye de başlamış oldum. Görüş ve önerilerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Takipte kalmaya devam edin yeni yazılar yolda !
Referanslar;
Alan, H., Bozkurt, E., Çağlan, D., Dirik, K., Özkaymak, Ç., Sözbilir, H. ve Topal T. (2011) TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Van Depremleri(Tabanlı-Edremit) Raporu. Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları No:110.
Emre, Ö., Duman, T.Y., Özalp, S. ve Elmacı, H. (2011). MTA 23 Ekim 2011 Van Depremi Saha Gözlemleri ve Kaynak Faya İlişkin Ön Değerlendirmeler.
Ersoy, Ş. Ve Gorum, T. (2011) 23 Ekim 2011 Van Depremi (Mw 7.2) hakkında Jeolojik ve Jeomorfolojik Ön Değerlendirme Raporu.
Mackenzie, D., Elliott, J. R., Altunel, E., Walker, R. T., Kurban, Y. C., Schwenninger, J. L., & Parsons, B. (2016). Seismotectonics and rupture process of the MW 7.1 2011 Van reverse-faulting earthquake, eastern Turkey, and implications for hazard in regions of distributed shortening. Geophysical Journal International, 206(1), 501-524.
Özkaymak, Ç., Sözbilir, H., Bozkurt, E., Dirik, K., Topal, T., Alan, H., & Çağlan, D. (2011). 23 Ekim
2011 Tabanlı-Van Depreminin Sismik Jeomorfolojisi ve Doğu Anadolu’daki Aktif Tektonik Yapılarla Olan İlişkisi. Jeoloji Mühendisliği Dergisi, 35(2), 175-200.
Şaroğlu, F., & Güner, Y. (1981). Doğu Anadolu’nun jeomorfolojik gelişimine etki eden öğeler: Jeomorfoloji, tektonik, volkanizma ilişkileri. Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni, 24(2), 39-50.
Comments