top of page
Yazarın fotoğrafıcennetulkvk

Grönland'daki Kayaçlarda Keşfedilen Dünyanın İlk Zamanlarından Kalma ''Antik Magma''

Güncelleme tarihi: 1 Nis 2021






Gezegenimizin yüzeyi 4,5 milyar yıllık varoluşunda bir veya iki şey gördü. Okyanus tarafından erozyona uğramış, rüzgârla aşınmış ve levha tektoniği ile ​​yeniden şekillendirilmiş Dünya'nın en ilkel durumunda hiçbir şeyin kalmadığını varsayabiliriz.


Yine de Grönland'daki bir oluşumda yapılan analizler, kayalık dünyamızın erimiş bir magma okyanusundan biraz daha fazlası olduğu bir zamanda gerçekleşen jeolojik bir yolculuğun izlerini ortaya koyuyor ve bu, eski geçmişimizdeki eksik detayları doldurabilir.


İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi ve Kanada'daki Carleton Üniversitesi'nden araştırmacılar, Isua Grönland Kuşağı'nın (ISB) kuzey kısımlarından alınan toz halindeki bazalt örneğindeki demir izotoplarının kendini en iyi yansıtan seviyelerine özellikle dikkat ettiler.


Kimyasal göstergeler, tungsten üzerine yapılan bir çalışmanın yanı sıra, Dünya'nın tamamen erimiş yüzeyinin kristalleştiği bir zamanda, bazaltın mantonun farklı bölümlerinden gelen bileşenlerin karışımından doğduğunu gösteriyor.


Grönland'ın güneybatısındaki bir kabuk şeridi olan Isua kuşağı, 3,7 milyar yıldır nispeten değişmeden kalmış ve bu resmi olarak onları dünyadaki en eski kayaçları yapıyor.


Yarım yüzyıldan fazla bir süredir ISB, gezegenimizin kabuğunun nasıl oluştuğu ve en eski yaşam formları da dahil olmak üzere kimyasının nasıl ortaya çıkmış olabileceği hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen gezegen bilimi çalışanlar ve biyologlar için düzenli bir uğrak yeri olmuştur.


Kuşak ne kadar eski olursa olsun, Dünya, oluşumundan yarım milyar yıl önce zaten bir tür gezegen olmuştu.


Uzaydan düşen yeni malzemenin sık sık çarpışmasıyla ısınan ve gezegenin çekirdeğine daha batmamış radyoaktif malzemeler, hareket halinde sıcak mineral karışımında gibiydi ve henüz bir kabuk yoktu.


Gezegensel oluşum modellerini uygulayarak bu kadarını çözebiliriz, ancak aşağıda meydana gelenlerle ilgili ayrıntıların çoğu yüzeysel neden olarak kalır. Gezegenimizin iç kısmında ne tür akımlar yükseliyor ve alçalıyordu? Enerji nasıl transfer ediliyordu? Soğudukça çözeltiden ne tür mineraller kristalize olmuş olabilir?


Bunlar, ancak o magmanın bozulmamış örneklerine sahip olsaydık cevaplanabilecek sorulardır. Neyse ki, Isua'da dikkat edilecek olan tam da bu.


Cambridge Üniversitesi'nden Dünya bilimcisi Helen Williams, "Dünya tarihinin ilk 1 milyar yılındaki olaylarda jeolojik süreçleri anlamak için çok az imkan var" diyor.


"Gezegenimizin erken tarihi hakkında bu kadar çok ayrıntıya girmeyi, bu kayaları elimizde tutabilmemiz bile şaşırtıcı."


Numunenin hafniyum ve neodimyum izotopları tarifi üzerine yapılan önceki araştırmalar, yaklaşık 3,7 milyar yıl önce gezegenin mantosundan fışkıran kayanın kökenini göstermişti ve magma okyanusunun hala kristalleştiği bir zamanın izlerini potansiyel olarak koruyordu.


Kayanın yapısındaki belirli bir demir izotopunun ölçülmesi, en azından bir kısmının Dünya'nın ilk zamanlarında oluşan ilk kabuğun hemen altında sıvı olarak aktığı yönündeki spekülasyonları pekiştirmişti.


Diğer ölçümler, hikâyede çok daha derinlerden yükselen minerallerden oluşan bir bileşeni ortaya çıkaran daha fazla şey olduğunu öne sürdü.


Daha derin olan bu kayaç, üst mantodaki malzeme ile karışmadan önce bir ergime ve kristalleşme döngüsünü içeren dinamik süreçlerle oluştuğuna dair kanıtlarla birlikte alt mantoda kaldığı izlerini gösteriyor.






Bugün dünyanın diğer bölgelerinde yüzeye püskürtülen güncel volkanik kayaçlar benzer özellikler gösteriyor, bu da gezegenin çekirdeğine yakın eski süreçlerin bugün hala ayaklarımızın derinliklerinde aynı şekilde devam ettiğini gösteriyor.


İlkel Dünya'mızın tam olarak nasıl soğuduğunu ve kabuklaştığını göstermek için daha çok kanıt gerektirecektir.


Dünyanın uzak geçmişinin önceki izleri yavaş yavaş aşınmaya devam edecek. Neyse ki, içerdikleri ipuçlarını nasıl çözeceğimizi çabucak öğreniyoruz.


Williams, "Kanıtlar genellikle zamanla değişiyor" diyor.


"Ancak yaptığımız şeyi bulduğumuz gerçeği, diğer antik kayaların kimyasının Dünya'nın oluşumu ve evrimi hakkında daha fazla fikir verebileceğini gösteriyor, ve bu son derece heyecan verici."


Makale Science Advanced'te yayınlandı. Buradan ulaşabilirsiniz.

Paylaşım Science Alert'ten alındı.

8 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page